TARİH (GG/AA/YY)HABER METNİ
23 February 1921Heimei Maru Gemisi Vladivostok’tan Istanbul’a Hareket Etti. I.Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi’nde Ruslar tarafından esir alınan Türk askerlerinin bir kısmı cepheden en uzak ve geri dönülmesi zor olan Vladivostok’taki esir kampına gönderilmişlerdi. 1918’de şehrin kontrolü Japonlara geçince Osmanlı hükümeti askerlerin getirilmesi için gerekli başvurularda bulunmuş ve Japon hükümetinin bu konuda yardımcı olmasını istemiştir.1919 yılında Osmanlı bu iş için Japon hükümetine iletilmek üzere masraflar için 240.000 liralık bir bütçeyi İngiltere Fevkalade Komiserliği’ne vermiştir. Talebi kabul eden Japonya, Katsuta Denizcilik Şirketi’ne ait 4.380 grostonluk 105,2 metre uzunluğunda 15,2 metre genişliğinde Heimei-Maru (Parlak Barış) gemisini bu işle görevlendirdi. Aslında kargo gemisi olan Heimei Maru, toplam 1048 kişiden oluşan grubu misafir edebilmek üzere elden geçirilmiş ve yatakhaneler eklenmiştir. Gemi 23 Şubat’ta Vladivostok limanından ayrıldı.
Gemide Görevli Japon Personel. Heimei Maru’nun askerlerimizi sağ salim ulaştırmakla görevli Japon personel arasında Piyade Yarbay Yukichi Tsumura (1881-1927) komutasında kaptan Ichitoku Tamura, Süvari Yüzbaşı Makato Yoshida, Doktor Nakamura Kei bulunuyordu.
Heimei Maru Yolcuları. Heimei-Maru’da 19 kadın, 17 çocuk, 104 zabit, 908 neferden oluşan toplam 1048 kişi bulunuyordu. Bazı Türk subaylar 6 yıla yakın süren esaret sırasında Rusya’da evlenmiş ve çocukları olmuştu. Nihayet ülkelerine aileleriyle birlikte dönüyorlardı.
Esir Türk Askerleri Kumanda Heyeti; Müretteb Alay Kumandanı Kıdemli Vekili Yüzbaşı Hüseyin Avni Efendi, Müretteb Alay Yaveri Tercümanı Mülazım-ı Evvel Yüzbaşı Lütfü Efendi, Transport Sertabib Vekili Tabib Yüzbaşı Hüseyin, Transport Sertabib Tabibi Yüzbaşı Şehabeddin, Transport Sertabib Tabibi Yüzbaşı Lütfü, Müretteb Birinci Tabur Kumandanı Yüzbaşı Sami.
Yarbay Tsumura’nın Esaretten Kurtulan Türk Askerlerine Konuşması. Yukichi Tsumura Viladivostok Limanı’ndan ayrılırken yaptığı konuşmasında Asyalı olan her iki ülkenin ortak hedefleri olması gerektiğinden bahsetmiş.
‘’Efendiler biz de sizin gibi Asyalıyız. Gerek sizler ve gerek bizler her iki millet Asyalıdır. Sizin âdetiniz aynı bizimki gibidir. Dolayısıyla her iki millet birbirini tanımış ve birbirine iyi tesir yapmıştır. Memleketteki vazifeleriniz yine başkadır. Dünyanın hâkimiyeti doğudan batıya geçti. Bir zaman olacak ki yine doğuya geçecektir. Dolayısıyla çalışmaktan geri durmayınız. Merkezi Avrupa hâkimiyeti görülüyor ve görüyorsunuz ki doğuya yavaş yavaş baskı yapıyor ve doğuyu hakimiyeti altında tutuyor. Bunu görmek, bilmek lazımdır. Gerek Türkler gerek Japonlar bu Avrupa’nın mutlak hakimleri kimler ise onları görmeli, tanımalı o hakimiyeti onlardan almaya çalışmalıdır. Güneş imparatorluğu olan bizler, (Osmanlı İmparatorluğu)hakimiyeti sayesinde bulunan sizler, iki millet için en büyük vazifeler vardır. Bizimki sizinkine nazaran az. En ziyade çalışmak sizin vazifenizdir. Avrupa en yakın ve en ziyade Avrupa ayakları altında bulunuyorsunuz. Esas şartlar her iki milletin dostane çalışmasını icap ettiriyor. Memleket için çok kurbanlar verdiniz fakat en büyük vazifeler bundan sonra başlar. En büyük işleri memleketinizde göreceksiniz. İstikbali bekleyelim. O zaman büyük şenlikler yapalım. Size uzun yol için selametler temenni ediyoruz.’’
Yukichi Tsumura (Vladivostok- Heimei- Maru)
5 April 1921Heimei Maru Midilli Adası açıklarında Yunan gemileri tarafından durduruluyor. 3 Nisan’da Akdeniz varan gemi sorunsuz bir şekilde Istanbul’a doğru ilerlerken iki gün sonra aniden Yunan savaş gemileri tarafından önü kesilir. Vatan toprakları çok yakın olmasına hatta gemiden görülebilmesine rağmen daha fazla ilerlemesi engellenir. Yunanlı komutan gemideki tüm yolcuların kendilerine teslim edilmesini talep ediyor. Halen Ege bölgesini işgal halinde olan ve İnönü cephesinde yenilgiler alan Yunan ordusu askerlerimizi yeniden esir alarak propaganda malzemesi yapmak istiyordu.
Yarbay Tsumura Askerleri Teslim Etmeyi Reddediyor. Yunanlıların ısrarlı taleplerine karşı Yarbay Tsumura onlara Japon bayrağını göstererek müttefik devletlerin onayı ve Japon Hükümeti’nin emriyle Türk askerlerini İstanbul’a götürdüğünü söyleyerek isteği kesin bir dille reddeder. Japon subayı ikna edemeyen Yunan ordusu gemiyi zorla Pire açıklarında 6 ay bekletir. Bu süre zarfında çekilen tüm zorluklara Japon denizcileri de göğüs gererek gemiyi terke etmediler.
6 August 1921Kadın, Çocuk ve Hastaların İstanbul’a Dönüşü.
Yunan Hükümeti baskılara dayanamayarak vapurda bulunan 19 kadın, 17 çocuk, hasta, sivil ve doktorların İstanbul’a gönderilmesine izin vermek zorunda kalır. 6 Ağustos günü Olimpos adlı küçük bir gemiyle 395 kişi İstanbul’a doğru yola çıkar. Geriye kalan askerler ve Japon mürettebat vapurda beklemeye devam ettiler.
4 September 1921Kaptan Tamura’nın Vefatı. Gemide zor günler yaşayan sadece Türk esirler değildi. Hastalanan, vefat eden Türk askerleri olduğu gibi Japon mürettebattan da vefat edenler olmuştur. Heimei Maru’nun kaptanı 1888 Hiroşima doğumlu Ichitoku Tamura 4 Eylül 1921 tarihinde apandisit rahatsızlığından dolayı Atina’da 31 yaşında vefat etti.
18 October 1921Issız Asinara Adası ve Japon Denizcilere Veda. Japon subayların kararlı duruşları nedeniyle çıkmaza girerek uluslararası bir sorun dönüşen bu vakada nihayet Salib-i Ahmer Cemiyeti (Kızılhaç) esirlerin Yunanistan’dan İtalya’ya aktarılması önerisi ile geldi. İtalyan Hükümeti 350.000 İtalyan Lireti karşılığında eski bir hapishane adası olan Asinara Adasını Heimei-Maru’ya tahsis eder. Adaya varıldığında görevlerini tamamlamış olan Japon denizciler ayrılır. Yarbay Tsumura kalan tüm esirlerin ellerini tek tek sıkarak veda etmiştir.
26 June 1922Dönüş. Her ne kadar askerlerimiz aylar sonra karaya ayak basabilmiş olsalar da içme suyu dahi tekne ile taşınarak getirilen bu ıssız adada hapis hayatı devam etmiş, hastalıklar, vefatlar yaşanmıştır. Bu çileli hayat ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuya el atması ile son bulacaktı. Hilal-i Ahmer’in (Kızılay) “Ümid” vapuru, Muallim Ali Macid Bey komutasında Hilal-i Ahmer görevlileri ’nin de desteği ile Asinara’ya gidip esirlerin İstanbul’a dönüşlerini sağladılar.
Böylece 23 Şubat 1921 Yılında Viladivostok’tan başlayan vatana dönüş yolculuğu 26 Haziran 1922’de yani yaklaşık 16 ay sonra İstanbul’da son buldu.
Vatana Giderken – Heimei Maru Belgeseli (2019). Hayriye Savaşçıoğlu’nun yapımcı ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel 2019’da gösterildi. Konusu bir yandan Heimei Maru olayının izlerini sürerken diğer yandan da bu yolculardan bir olan Ahmet Dokur’un oğlu Mustafa Dokur’un yaklaşık 100 yıl sonra babasına dair belgeleri araması üzerinedir. Mustafa’nın elinde silik bir fotoğraf ve bir not defterinden başka hiçbir şey yoktur.