Gezgin Bir Aktivistin Portresi: Abdürreşid İbrahim
Abdürreşid İbrahim (1857-1944), Sibirya’nın Tobolsk ilinin Tara kasabasında doğdu. Babası Buharalı bir aileden gelen din alimi Ömer Bey, annesi Başkurt Türklerinden öğretmen Afife Hanımdır. Kazan’da bir medresede okuduktan sonra Rusya İmparatorluğu’ndaki İslami eğitimden umudunu keserek Ağustos 1879’da Mekke ve Medine’ye, ardından da Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a gitti.
1884’te Rusya’ya döndü ve memleketi Tara’da medrese hocalığı yaptı. 1892’de öğrenimi nedeniyle Orenburg Müslüman Din İşleri Bürosu’nda kadı görevine atandı, ancak Rus hükümetinin Müslümanlara yönelik baskıcı politikasını ve Din İşleri bürosunun muhafazakar iklimini protesto etmek amacıyla kadılık görevinden 1894’te istifa etti. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul’a yerleşerek Rus imparatorluk rejimini eleştiren yayınlar yapmıştır.
1904-05 Rus-Japon Savaşının ardından 1905 Birinci Rus Devrimi’nin Rus hükümetini zayıflatmasıyla İbrahim, Müslüman siyasi hareketi için çalışmak üzere Rusya’ya döndü. Petersburg’da Tatar gazetesi Ülfet’i yayınladı ve Rusya’daki Müslüman nüfusun siyasi katılımının gerekliliğini vurguladı. Ayrıca, Azeri aktivist Alimerdan Bey Topçubaşov (1863-1934) ve Tatar fikir adamı İsmail Gaspıralı (1851-1914) ile birlikte Rusya Müslüman Birliği’nin kurulmasında merkezi bir rol oynadı. Ancak 1906 yılında Pyotr Stolipin (1862-1911) rejimi Rus olmayanların siyasi faaliyetlerine yönelik baskılarını arttırınca İbrahim ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
1907 yılı sonunda Orta Asya’da Buhara, Semerkant ve Semireçiye’ye giden İbrahim, 1908-1910 yılları arasında Sibirya, Moğolistan, Mançurya, Japonya, Kore, Çin, Singapur, Endonezya, Hindistan ve Hicaz’ı kapsayan büyük bir geziye çıktı. Bu gezinin içeriği İstanbul ve Kazan dergilerinin yanı sıra İbrahim’in Âlem-i İslâm adlı kitabında da yer alır. Bunlar arasında, yaklaşık altı ay kaldığı Japonya’daki gözlemleri özellikle ayrıntılıdır. Japonya hakkında yaptığı olumlu değerlendirmelerin İslam dünyasında bu ülkeye yönelik görüşler üzerinde büyük bir etkisi olduğu söylenmektedir.
Bu seyahatin ardından İbrahim, faaliyet merkezini son durağı olan İstanbul’a taşıdı. İkinci Meşrutiyet döneminde (1908-1920) Osmanlı İmparatorluğu’nda Sırat-ı Müstakim gibi dergilere pan-İslamist başyazılar yazan İbrahim, 1912’de Osmanlı vatandaşı oldu. Balkan Savaşları’nda ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da propaganda faaliyetleri yapmış ve Berlin’de Alman ordusu tarafından esir alınan Rus askerleri arasından Müslümanları toplayarak ‘Asya Taburu’nu oluşturmakla görevlendirilmiştir. İbrahim tarafından organize edilen Asya Taburu Osmanlı İmparatorluğu’na gönderilmiş ve Mezopotamya cephesinde İngiliz kuvvetlerine karşı savaşmıştır.
İbrahim, 1917 Rus Devrimi Rusya’daki imparatorluk rejimini devirdiğinde bir dönem için Rusya’ya geri döndü. Ancak başlangıçta Sovyet rejimiyle çalışmayı düşünse de daha sonra bundan vazgeçerek Konya’ya taşındı. 1933’te Japonya’dan ülkeyi tekrar ziyaret etmesi için bir davet alan İbrahim hayatının geri kalanını İslam’ın yayılmasına adamış ve Tokyo Câmii’nin kuruluşunda aktif rol almış ve ilk imamı olarak görev yapmıştır.
Japonya’daki Faaliyetleri
Abdülresit İbrahim hayatında iki kez Japonya’yı ziyaret etmiş ve ilki 1908’de başlayan Büyük Turu sırasında Japonya’ya uğrayarak İslam’ı Japonya’da tanıtmak için gayret etmiştir. Şubat-Haziran 1909 tarihleri arasında Japonya’da kalan İbrahim, Ito Hirobumi, Okuma Shigenobu, Matsuura Atsushi ve diğer önemli şahsiyetlerle bir araya gelmenin yanı sıra okullarda ve kültürel kuruluşlarda konferanslar vererek İslam’ı anlattı ve Müslümanlar ile Japon halkı arasında daha güçlü ilişkiler kurulması çağrısında bulundu. Çeşitli yerlerde verdiği konferansların içeriği Hōchi Shimbun gazetesi başta olmak üzere çeşitli medyada yer aldı.
Japonya’nın Asya’ya doğru genişlemesini hedefleyen Asyacı aktivistler, Rusya’dan gelen siyasi bir mülteci olan İbrahim ile yakından ilgilenmiş ve o da Japon milliyetçi ve ordu yetkilileri ile bağlarını güçlendirerek onları kendi Pan-İslamist düşünceleri ve Rusya karşıtı amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışmıştır.
İbrahim, Japonya’da kaldığı süre boyunca Mitsuru Tōyama (1855-1944), Ryōhei Uchida (1874-1937) ve Asyacı örgüt “Kara Ejderler Teşkilatı” (Kokuryūkai) ile ilişkili diğer kişilerle temas kurdu ve 7 Haziran 1909’da, Asyacı örgüt Ajia Gikai, İslam’ı seçen ilk Japon olduğu da söylenen ve “Doğu Asya Ortak Kültür Cemiyeti” (Tōa Dōbunkai ) üyesi olan Yarbay Takeyoshi Ōhara (1891-1933) başkanlığında kurulduğunda, Inukai Tsuyoshi (1855-1932), Mitsuru Tōyama, Hironaka Kōno (1849-1923) ve Jōtarō Nakano (1866-1928) ile gibi isimlerle birlikte İbrahim de kurucularından biri olarak anılmıştır.
İbrahim bu dönemde ayrıca Hintli aktivist Mohamed Barakatullah Bhopali (1854-1927) ve Japonya’daki diğer Hintli Müslümanlarla birlikte Tokyo’da bir cami inşa etmeyi planlamışsa da bu proje gerçekleşmemiş, cami 1938’de başka bir yerde inşa edilmiştir.
1909 yılında Genelkurmay başkan vekili Korgeneral Yasumasa Fukushima (1852-1919) , orduda Rusça tercüman olarak çalışan astı Kōtarō Yamaoka’yı (1880-1959) İslam dünyası hakkında bilgi toplamak üzere Mekke’ye göndermeye karar verir ve İbrahim’den işbirliği ister. Yamaoka Müslüman olur ve Bombay’da İbrahim ile buluşarak birlikte Mekke’ye hacca gittiler. Yamaoka Mekke’ye giden ilk Japon hacıdır.
İbrahim 1933’te Japonya’ya döndü ve kendini İslam’ın yayılmasına adadı. 1938’de Japon hükümetinin desteğiyle Tokyo’nun Yoyogi semtinde, günümüzdeki Tokyo Camii’nin öncüsü olan “Müslüman Okulu” (Kaikyō Gakuin) ve ona bağlı caminin kuruluşu sırasında aktiftir ve bu caminin ilk imamı olur. İbrahim sonraki yıllarda da aktif olarak yazmaya devam etmiş, Tokyo’da Tatar göçmenler tarafından yayınlanan “Yeni Yapon Muhbiri” dergisine İslam dünyası ile Japonya arasında işbirliğini savunduğu bir başyazı ile katkıda bulunmuştur. Ayrıca bir başka Tatar sürgünü olan ünlü düşünür Musa Jarullah Bigiev (1875-1949) ile birlikte Japon dilbilimci ve düşünür Toshihiko Izutsu’ya (1914-1993) verdiği özel derslerle de tanınmaktadır.
Abdürreşid İbrahim 17 Ağustos 1944’te Tokyo’da vefat etti. Ölümü Japon radyosunda duyuruldu. Mezarı halen Tama Mezarlığı’nda müslümanlara ayrılan kısımda bulunmaktadır.